13 Şubat 2011 Pazar

Moleküller ve Gastronomi

Aman ne çok tartışıldı,  'olmalı mı olmamalı mı, nimetle böyle oynanır mı?'. Bazıları sadece formları değiştirilmiş yiyeceklerden oluşan menüler yaptı, bazıları kesinlikle sokmadı bunları mutfağına.

Mutfakta tazeliğe, yerelliğe diyecek sözüm tabii ki yok ama değişiklik de güzeldir, eğlencelidir de. Düşünsenize bir lokantaya gitmişsiniz, sipariş ettiğiniz çikolata mousse'un üstünde ufak, sarı baloncuklar geliyor. 'Aa bu ne ki, havyara benziyor, ama siyah değil, somon havyarı da olamaz, zaten tatlının üstünde balık yumurtasının işi ne?' diyorsunuz. Sonra daha fazla düşünmüyor, herşeyi göze alarak sarı şeyleri ağzınıza atıyorsunuz. Ağzınızda patlayan baloncuğun içinden, porakal sosu ortaya çıkıyor ve çikolatayla beraber çok da güzel gidiyor, şaşırtıyor, gülümsetiyor.
Daha önce bonfile ile elma havyarı yemiştim, geçen hafta portakal havyarı denemesi yaptım, kısaca şöyle:

Öncelikle elinizde aljinat ve kalsiyum klorür olması gerekiyor.


 Aljinatla karıştırılan sıvılar kalsiyum klorürlü suyun içine damlatıldığında dışı jelleşmiş içi akışkan küreler ortaya çıkıyor.





Aljinatı portakal suyu ile blendırdan geçirdikten sonra bu setleşen karışımı ocakta biraz eritmeniz gerekiyor. Sonra da kalsiyum klorürlü suda istediğiniz büyüklükte baloncuklar elde edebilirsiniz.






 küçük baloncuklar                                        büyük balon





Çikolata mousse için küçük olanları kullandım.











8 Şubat 2011 Salı

Aç Bir Kadının İtirafları

İtiraf ediyorum her zaman açım.
Karnım toksa da gözüm aç benim. Tıka basa yediğim bir yemekten arta kalanları mutfakta görünce elim yine gider tırtıklamaya mesela. Yada 'ay artık yiyemiyeceğim' dedikten sonra her zaman biraz dahası için yer vardır midemde. Arkadaşlarım bu beyhude yakarışlarımı duymazlıktan (duymazdan da denir) gelip, 'ben almıyım' dedikçe verirler fazlasını, iyi de ederler.
Bugün yediğim hurmalar yarın bir yerlerimi tırmalayabilir tabii ama henüz çok sıkıntım yok. Hani bir reklam vardı, yağ reklamıydı galiba: önüne ne koyulursa yiyebilecek çocuklar, yağsız yemesi gerekenler büyükler ve artık diyetlerine dikkat etmesi gereken yaşlılar. Ben işte tam o büyüklerle çocuklar arasındayım - yani biraz daha büyüklere yakın olan kısımda -  ve bu ayrıcalığımı sonuna kadar kullanmaya kararlıyım.
Yediklerimi kendime saklayacak değilim tabi, gezdiğim gördüğüm de bana kalmayacak, yediğim içtiğim de.