17 Mayıs 2011 Salı

Dışarıda Yemek Yemek

Son yıllarda yemek yenilen heryer dolu, hatta kaldırımlara, yollara taşar halde. İğne atsanız yere düşmeyecek ‘restoranlar’da bir de kapıda insanlar bekliyor birileri yemegini bitirip de kalkar diye. Nasıl dolup taşıyor bu McDonaldslasan restoranlar? Zenginleşen orta sınıf mı, gittikce küçülen çekirdek aile yapısı mı, artan calışma saatleri mi, sosyalleşme istegi mi?
Bir zamanlar özel gunlerde çıkılan akşam yemekleri nasıl oldu da bu kadar normal oldu?  Tamam insanların dışarıda yemek yeme kültürünün sıradanlaşması sektör icin iyi birsey belki ama biraz daha seçici olmak gerekiyor bence. Tıpkı ucuz müziğin basitligi ve kolaylığıyla bizi anında teslim aldığı gibi,  kötü yemek de teslim almasın bizi. Farklı yerlerde farklı mevsimlerde hep aynı olan mönüleri yemekten umarım sıkılır yakında insanlar.
Aslında bir grup bunu baştan beri hiç sevmedi, bazıları da onları takip ediyor. Belki bu süreci de deneyimlemek gerekiyor.  Ben bunları  zevkinin  her türlüsünün gelisme asamaları olarak görüyorum.  Menüleri birkaç salata, makarna ve bol yagda kızartılmıs patates ceşitlerinden ibaret olan cafe’lerden sıkılıp yemek icin baska yerler kesfeden arkadaşlarımı dinlediğimde mutlu oluyorum. Çok az kullanılan malzemeleri zevkle, lezzetle kullanan yerler görünce herkesi bu yemeklerle tanıştırmak istiyorum.
Çaliştiğim çok şık ve ‘trendy’ bir restoranda, şef, ahtapotun altına fasulye, kalamarın altına nohut koyardı. Şimdi o şefe daha da saygı duyuyorum, çünkü bu insanlara, bu tür bir restoranda, bu paralara, nohut ve fasulye yedirmek kolay iş değil. Ben de bir sonraki yazımda yine yurt dışında başka bir şefimden ögrendigim mercimeği burda tarif edeceğim. Alman bir sefin Cape Town’da yerel yemeklerle dunya mutfağını cok şık bir sekilde birleştirdiği bir tabak bu. Çok yakındaJ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder